TOP
Mesher Contemporary Ceramics 1

Çağdaş Seramik Kalıpları Aşınca

Arter, İstiklal Caddesi üzerindeki muhteşem kabuğunu yeni bir sanat merkezine, Meşher‘e terk ederek Dolapdere’ye indi. Fakat Meşher’in de son derece ince düşünülmüş sergilerle gönül gözümüzü açacağı şimdiden belli oldu. İşin başında, yıllardır Vehbi Koç Vakfı bünyesinde sergi ve yayın projeleri yürüten ve özellikle Osmanlı’nın son dönemindeki fotoğraf stüdyoları üzerine çalışmalarından hatırlayacağınız Bahattin Öztuncay var. Küratörlüğünü Catherine Milner ve Károly Aliotti’nin üstlendiği ilk sergi, “Kalıpları Aşınca: Mit, Efsane ve Masallarla Avrupa’dan Çağdaş Seramik” başlığını taşıyor. Fakat her zaman rastlayabileceğimiz türden bir seramik sergisiyle karşı karşıya olduğumuz sanılmasın.

İngiltere’de ilham verici, yenilikçi bir sanat merkezi olan Messums Wiltshire ile işbirliği içinde hazırlanan sergideki, çağdaş seramiğin uçlarında gezinen “kural yıkıcı”13 sanatçıya ait işler, adeta seramik sanatının sınırlarını yeniden tanımlıyor. Ham çamurdan kendi kendini yoğuran, henüz tam bitmemiş, varoluş mücadelesinde heykeller; İskandinav orman cinlerini andıran yosun tutmuş görünümlü, fosfor yeşili, toplum dışı çocuklar; gerçekte var olmadıklarına inanamayacağınız kadar detaylandırılmış hayali deniz canlıları; Grimm Kardeşler ve Andersen masallarından karakterler; modern dünyamızın yıkıntıları arasında gezinen dinozorlar, sergideki çarpıcı sahneler arasında. Mekanın kurucusu Ömer Koç, bu ilk serginin kendi açısından önemini şöyle özetliyor: “İznik, Kütahya ve Çanakkale çini ve seramiklerini toplamaya başladığım 90’lı yılların sonundan bu yana kile duyduğum özel meraktan ötürü, Meşher’in ilk sergisi ‘Kalıpları Aşınca’nın, öncü sanatçılarıyla çağdaş seramiğe dair özlü bir inceleme teşkil ediyor olmasından bilhassa memnuniyet duyuyorum.”

Meşher Seramik Sergisi 1

Osmanlı Türkçesi’nde sergi mekânı anlamına gelen Meşher, bundan sonra da Orta Çağ’dan günümüze, seramikten avangart resme, fotoğrafçılık tarihinden tasarıma, çok çeşitli konulara odaklanan disiplinlerarası yaklaşımıyla yoluna devam edecek. Gitmişken, sergiye ev sahipliği yapan binaya da alıcı gözle bakmayı ihmal etmeyin. İlk olarak 1905 tarihli Charles E. Goad haritasında Friedmann Apartmanı ismiyle, daha sonra 1932 tarihli J. Pervititch haritasında Meymaret Han ismiyle bahsedilen ve mimar Petraki Meymaridis Efendi’ye ait olabileceği düşünülen apartman, sonraki yıllarda yaşanan toplumsal “hafıza kaybı” neticesinde her nasılsa “Meymenet Han” olarak anılmaya başlanmış.

Meşher’de 22 Aralık’a kadar: www.mesher.org

Yorum yazın