E-sporcunun Dünyası
Oyuncusundan yorumcusuna, izleyicisinden yatırımcısına, terminolojisinden fantastik kurgularına kadar apayrı bir dünya olan “e-spor ekosistemi” ile tanışmaya karar verdiğimde, ekosisteme giriş rehberim olarak Ömer “Cognac” Ünsal’ı seçtim. Ömer bunun için doğru kişi, çünkü 6 yıllık profesyonel oyunculuk geçmişinin ardından Twitch’de derinlemesine oyun analizleri yapmakla kalmamış; bir yandan da arkadaşlarıyla kurduğu firmasında, e-spor oyuncularının hayatını epey kolaylaştıracak aplikasyonlar üzerinde çalışıyor. Anadolu yakasında bir AVM’nin rezidans kulelerinin tepesinde, şehrin insanı buhrana sevkeden beton cangılına ve Adalar üzerinden batan güneşe karşı Ömer ile sohbetimizden kalanlar…
“E-sporcuların günlük programlarında fiziksel sporun da olması lazım. Şu an zaten iyi seviyedeki takımların oyuncularının hepsi, günde 1-2 saatini gym’e ayırıyor. Tamamen bilgisayar başında ve haraketsizsin, hele bir de çok yiyen birisiysen duba olman iki ayını alır.”
E-spora niye “spor” diyoruz? Geleneksel sporların gerektirdiği stratejik takım oyunu özelliğine sahip olduğu için mi?
Tamamen elektronik mecralar üzerinde antrenmanlar yapıldığı, oyun alanları elektronik ortamda olduğu ve turnuvalar da sadece elektronik ortamda yapılabildiği için. Spor tanımının çok fazla artısı-eksisi vardı, insanlar da bunu başta çok tartıştı. Ama şu anda federasyon resmi spor olarak kabul ediyor. Geleneksel sporlardan tek farkı, fiziksel güç istememesi. Aslında günde 12-16 saat tamamen beyni çalıştıran, fiziksel yorgunluk hissetmeseniz de mental olarak sizi uyutacak kadar yoran bir aktivite de diyebiliriz. Takım rekabeti unsuru, antrenmanlar ve ortada bir hedef olması (yani kumar öğesi içermeyişi), şans oyunlarından onu ayırıyor. Geleneksel sporlardan bir tık farklı ama yine de spor.
Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş gibi köklü spor kulüplerinin de hiç vakit kaybetmeden bu alana girmesini nasıl yorumluyorsun?
Revaçta olan her spora büyük takımların girmesi çok doğal. Onların girmesi, yatırım ve taraftar kitlesini de getirdi. Bunun artısı, oyunun ve oyuncuların daha çok tanınması ve pazarın büyümesi. Eksisi ise geleneksel taraftar kitlesinin hiç bilmediği bir sporu, sırf takımının isminden dolayı takip etmeye başlaması ve geleneksel sporlardaki bazı davranışları sosyal ortama taşıyan “zehirli” bir taraftar kitlesinin de oluşması. Tüm hayatı sosyal medyada ve elektronik ortamda geçen 13-24 yaş arası e-sporcular için, sanal ortamda yaşanan linç de gerçek hissi veriyor.
EN POPÜLER: LEAGUE OF LEGENDS
En popüler oyunun League of Legends (veya hayranlarının deyimiyle LoL) olduğu anlaşılıyor, peki oynaması en zevkli oyun da o mu?
En zevkli diyemeyiz, her oyuncunun kendine göre farklı zevki var. LoL’ün özelliği şu: Ondan önce Dota vardı, fakat bu oyun kendini geliştiremedi ve büyük turnuvalar yapmadı. LoL’ün geliştiricisi Riot Games Türkiye’ye 2012 sonunda ofisini kurup turnuvalar düzenlemeye, para ödülü ve maaş vermeye başladı. Her internet kafede turnuva yapılan seneler oldu. Competetive (yani rekabetçi) oynanabilecek başka çok güzel oyunlar da var ama Riot Games doğru pazarlama tekniğiyle sektöre girdi ve Türkiye’de yaygınlaştı. Tüm dünyada da böyle, çünkü çok oyuncu dostu bir şirket.
E-sporcuların kaslarını kullanmak için, gün içinde kendini masadan kalkmaya zorlaması gerekiyor mu?
E-sporcuların günlük programlarında fiziksel sporun da olması lazım. Şu an zaten iyi seviyedeki takımların oyuncularının hepsi, günde 1-2 saatini gym’e ayırıyor. Tamamen bilgisayar başında ve haraketsizsin, hele bir de çok yiyen birisiysen duba olman iki ayını alır. Ama sporculara baktığınız zaman yüzde 90’ı ince. Çünkü genelde normal hayatlar sürerken kendilerini e-spor camiasında buluyorlar, “ben e-sporcu olacağım” diye odaklanmış gelmiyorlar. Oyun içinde belli bir seviyeye gelince keşfediliyor ve teklif alıyorlar. Ayrıca yeni yeni oyunculara düzenli psikolog, terapist desteği de sağlanmaya başlandı.
Bugüne kadar duyduğun rekor oynama saati nedir?
E-sporcu olmak 7/24 bir iş aslında. Sanal ortamda çok fazla oyuncu var. Siz 15 saat çalışıyorsanız, bir kişi elbet 16 saat çalışıyor. Rekabete ortak olabilmek için daha uzun saatler çalışmanız gerek. Kimse günde 20 saat futbol oynayamaz, ama e-sporda her gün 25-26 oyun oynayanlar, hatta 3-4 gün uyumadan devam edebilenler var. O yüzden antrenman seviyesi de çok yukarılarda. Gün içinde sporcunun yaşam tarzının şu şekilde olması bekleniyor: Sabah 11 gibi kalkış, kahvaltıdan sonra 1-2 oyun, sonra 4-5 saatlik takım antrenmanı, akşam yemeği için bir saat boşluk, sonra ikinci set takım antrenmanı ve gece 11:00-12:00 civarı paydos. Bazıları aradaki boşluklarda spora gidip geliyor.
“Bir satranç gibi, oyun hep aynı değil. İki haftada bir futbol topunun ağırlığının, renginin değiştiğini düşünün. Bir seferinde kale çok küçük oluyor, öbür hafta çok büyük oluyor. Oyuncuların da buna adapte olması gerekiyor.”
YENİ YATIRIM ALANLARI
Senin böyle sıkı bir dönemin oldu mu?
6 sene e-spor yaptım. 2013’te profesyonel oynamaya başladım, 2018’de bıraktım, veya bizim tabirimizle 24 yaşımda “emekli” oldum. Oyuncular 24-25 yaşlarına geldiğinde hayatta bir şeyler de düzene girmek zorunda kalıyor. E-sporda bir tık önünü göremiyorsun. LoL liginde çocuklar genelde 15 yaşında bir takımda oynamaya başlıyor, ama profesyonel olmak için 16 yaşını bekliyorlar. Şirketin kuralı böyle. Sözgelimi Dota’da ailenin imzasıyla 13 yaşında da profesyonel oynamaya başlanabiliyor.
Sumail diye bir oyuncu vardı mesela, 16 yaşına geldiğinde milyon dolar kazanmıştı bile. Tamamen beyin, el-göz koordinasyon hızı meselesi. Yurt dışında LoL oyuncu sözleşmelerinde milyon dolarlar dönüyor. Türkiye olarak da iyiyiz; süper lig değiliz ana 3-4 ana bölgenin ardından gelen ilk 2 bölgeden biriyiz. Mesela Kore, Avrupa, Amerika ve Çin ligleri lider. Son senelerde Avrupa daha önde. Buralarda çok ciddi yatırımlar var, hatta 4-5 tane önemli NBA takımı bile gelip takım satın aldı LoL’de.
Peki oyuncunun, fiziksel olarak takımın bulunduğu şehirde bulunması gerekli mi?
Tabii, takımların gaming house’una taşınıyorsun. Altı sene ben de gaming house’larda yaşadım. Eş zamanlı yapılan antrenmanların yüz yüze değerlendirilmesi nedeniyle aynı evde yaşanıyor genelde. Eskiden internet kafelerde boot camp’ler yapılıyordu. 2015’te Riot Games tarafından gaming house zorunluluğu getirildi ve takımlara bunun için belli bir bütçe verildi.
LoL’ü bilmeyene kısaca nasıl anlatırsın?
Multiplayer Online Battle Arena (MOBA) türüne ait bir oyun. Bir arenaya 5’e 5 iki takım olarak giriliyor ve karşı tarafın ana kulesi yıkılmaya çalışılıyor. Oyunda 150 kadar “şampiyon” adı verilen karakter var ve hepsinin de 4-5 farklı yeteneği mevcut. Profesyonel oyuncuların, bu 150 şampiyonun her birinin ne yaptığını, oyundaki her eşyanın ne işe yaradığını ezbere bilmesi gerekiyor.
SENİN ŞAMPİYONUN HANGİSİ?
Oyuncuların avatarları bu şampiyonlar arasından mı seçiliyor?
Evet. Oyuna girdiğinizde önce seçim yasakları başlıyor, orada istediğiniz şampiyonları seçebileceğiniz ve karşı taraf seçmesin diye de yasaklayabileceğiniz bir lobi var. İki taraf da beşer tane şampiyon alıyor, beşer tane de yasaklıyor (birbirlerinin aldıklarını görerek tabii). Ona göre stratejiler belirleniyor. Birbiriyle sinerjik olan, birbirine karşı iyi olan veya beraber iyi iş yapan şampiyonlar var. Bir de o sırada güçlü ve güçsüz olan şampiyonlar var. İki haftada bir Riot Games oyunu dengeler; bir şeyleri güçlendirir, bir şeyleri güçsüzleştirir. Bu hafta “karma” biraz daha güçsüz, deriz mesela. O yüzden e-sporcuların sürekli çalışması gerekir. Bir satranç gibi, oyun hep aynı değil. İki haftada bir futbol topunun ağırlığının, renginin değiştiğini düşünün. Bir seferinde kale çok küçük oluyor, öbür hafta çok büyük oluyor. Oyuncuların da buna adapte olması gerekiyor.
Geçenlerde canlı sunulan bir maç izledim, bambaşka bir dil konuşuluyor. Dil Yarası, Vade Alameti, Okyanus Ejderi, Ölümcül Ahenk gibi terimlerin havada uçuştuğu heyecanlı bir maç anlatımı vardı. Yeni bir oyuncunun bu dile hakim olması ne kadar sürer?
Biraz kişiye bağlı. 3 ayda da, 6 ayda da en üst seviyede oynar hale gelebilirsiniz. Tamamen yatkınlığınıza, antrenman süresine ve ciddiyetine bağlı. Zaten oyunda gördüğünüz pozisyonlara belli terimler atanıyor; mesela 3-4 kişi beraber kule altına giriliyorsa, buna “dive” deniyor. Yaparak ve görerek o terimlere alışıyorsunuz.
Oyun 2013’te Türkçe’ye çevrildi, o zamana kadar tamamen İngilizce oynanıyordu. Profesyonel e-sporcunun dili ise hala İngilizce, çünkü takımlarda yabancı oyuncular da var. Ama Türkiye maçlarında, oyundaki yeteneklerin isimlerine kadar her şey Türkçe sunuluyor. Mesela sizin işittiğiniz Dil Yarası, Tamh Kench diye bir şampiyonun bir yeteneğinin ismi. Üç kere vurduğunuz zaman karşınızdakini sersemletiyor. Ben terimi duyduğumda, aksiyonu zihnimde canlandırabiliyorum.
Bir LoL maçında heyecanın arttığı anlar hangileri?
LoL’de belli dakikalarda yeni hedefler belirir. Mesela Nehir Üzeri’nde dakika 3:20’de bir yengeç çıkar. Oyunun mekaniği bu. 20. dakikada Baron diye yeni bir yaratık çıkar. Ejderhalar 5 dakikada bir, minyonlar ise 45 saniyede bir çıkar, Koridor’u ittirmek için. Bunların hepsi seyirci tarafından biliniyor. O dakika geldiğinde orada iki takımın minik bir karşılaşması, mücadelesi olur. En çok da Baron’un çıkması esnasında. Baron çok büyük ve güçlü bir yaratık, oyunu değiştirebilen etmenlere sahip. O anda haritanın o tarafı gerilir ve tansiyon artar.
OYUNCU MENAJERLİĞİ VE ‘AKILLI’ DİJİTAL ÇÖZÜMLER
Şu sıralar neler yapıyorsun?
Twitch’de Digitale TV’de e-sporcu gözüyle analizlerim sürüyor. Bir de Hardroom Agency’nin üç ortağından biriyim. Oyuncu menajerliği yapıyoruz ve LoL için oyuncu bazlı çözümler tasarlıyoruz. LoL tarafı için sistemi geliştirecek yeni bir aplikasyon çıkardık: Smatch. Şu anda Avrupa’nın büyük takımlarına denetme aşamasındayız ve güzel feedback’ler alıyoruz. LoL antrenmanlarını otomasyona çeviren bu uygulama, şu anki “scrim” (antrenman) düzenini değiştiriyor. LoL için kapalı antrenman almak istediğinizde Skype veya Discord gruplarına girip ne zaman hangi saatte istediğinizi, kadronuzu yazıp mesaj beklemeniz gerek. Sürekli bir “human interaction” var, bu da zaman kaybı demek. Biz bunu ajandalı bir sistem üzerinde takımların birbirini bulabileceği bir platforma çevirdik. Basıyorlar, kodu alıyorlar. Bu sayede koçlar günde 3 saat kazanıyor. İleride oyuncu gelişimine dayalı bir aplikasyonumuz da olacak.
Benim gibi hiç bilmeyene LoL anlatmak sıkıcı oluyor mu?
Yoo, bundan 2-3 sene bir ulusal bankanın 1000 üst düzey yöneticisine e-spor üzerine konferans verdim, ama tam 10 kere! Mekan sadece 100 kişi alıyordu. İdmanlıyım yani.
İnsanlar genelde neleri merak ediyor?
Bazısı sektöre yatırım yapmak istiyor, bazısı da oyun oynayan çocuğu için endişeleniyor. Genelde sorular şu şekilde: Günde kaç saat oynuyorsunuz? Okulla beraber nasıl yürütüyorsunuz? Devamı nasıl geliyor?
İstanbul’un geleceğinde neleri görmek istersin?
Ben daha kompakt bir yaşam tarzını tercih ediyorum, etrafımda bulunsun her şey. Sanal ortamda çok bulunmanın sonucu da olabilir. Kadıköy’ü çok severim mesela; 500 metrelik bir çapta istediğin her şeyi bir arada bulabilirsin. Brandium’da yaşıyorum, aşağıda AVM var. Zaten evcimen bir insanım, evde 3-5 kişilik arkadaş grubumla takılmayı severim. Site tarzı, her şeyin bir arada bulunduğu yerlerden haz ediyorum. İstanbul da biraz ona yönleniyor gibi duruyor.
E-spor hakkındaki kapsamlı dosyamıza gitmek için tıklayın: E-spor Ekosistemi